New York : Her zaman kalabalıkların toplandığı bir şehir...
Ama, özellikle "tatil sezonunda" öyle bir doluyor ki, kelimenin tam anlamıyla yürüyemiyorsunuz sokaklarda...
Özellikle 5. Cadde'de...
Herkes sanki sözleşmiş gibi yürüyememek için burada buluşuyor.
Dün onu konuşuyorduk , neden Madison Avenue değil de , 5.cadde?..
Cevap çabuk çıktı.
Meşhur Rockefeller binasının önüne dikilen 30 metre boyundaki geleneksel "çam ağacı" nı görmeye gelenleri mi ararsınız?
Rockefeller buz pateninde, kaymak için sıra bekleyenleri mi ararsınız?
Büyük mağazaların, christmas artı yeni yıl için, vitrinde yarattıkları görsel çılgınlığı detaylıca izlemek için sıraya girenleri mi ararsınız ?
Ve sıra derken, beş-on kişilik sıralardan bahsetmiyorum, en azından bir saat beklemeniz gereken sıralardan bahsediyorum...
Havanında, kar havası olduğunu unutmayın...
Dün biz de gittik, bir görelim meşhur ağacımızı diye ama 5.Cadde ile 49.sokakta, kaldırım trafiği üstümüze üstümüze gelince, dört bir yandan Rusça, İspanyolca, İtalyanca, Türkçe, Yunanca ve her türlü değişik dilce duymaya başladığımızda, Volkan "imdat" durumuna geçmişti...
Benim tek düşündüğüm ve dilediğim “Türkiye’me de böylesine bir turist bolluğu... ama böylesine harcamaya istekli olannn cinsindenn“di…
Aslında haklarını vermek lazım.
Olay ne sıra, ne soğuk, ne baş döndürücü vitrinler, ne de şehrin göbeğine kurdukları ışıl ışıl yanan çam ağacı...
Bütün olay; tüm şehrin içine yaydıkları inanılmaz enerji...
Mutluluk yayan, umutlandıran, herkesi biraraya toplayan bir enerji...
Üzerinizde kalın montlarınız, kafanızda bereleriniz, kıpkırmızı olmuş burnunuz ve elinizden düşüremediğiniz sıcak (gingerbread latte) kahvenizle, her köşeden yayılan yeni yıl müziklerini duyuyorsanız, yürümeyen kaldırımda birden yanınızda “Noel Baba” beliriyorsa, ne kadar beyaz sakalın altındakinin Jack, John ya da Jo olduğunu bilseniz de, yüzünüzde bir gülücük oluşuyorsa ve en önemlisi bir çam ağacını görmek için, bir saat donarak beklemeye dünden razı oluyorsanız, işte bilin ki o zaman New York’dasınız…
Ve yapmanız gereken tek şey, herkesin, buraya gelen herrr bir kimsenin yaptığı gibi, titrettirici soğuğa karşı durup, sevdiklerinize sımsıkı sarılıp, diliniz her neceyse, o dilden alabildiğine dilek üstüne dilek tutmak...
Tıpkı, dün benim yanımda beliren Noel Baba’nın söylediği gibi;
“Keep Wishin”, “Seguid Deseando”, “Wunscht weiter”, “Desirez, toujours“
Dilemeye devam…
Ceyla Gökahmetoğlu Gülboy
08.12.2009
No comments:
Post a Comment