Sunday, December 13, 2009

Bir iyi , bir kotu takintim ve NewYork ...

Bu aralar iki tane takıntım var...
Bir tanesi, ilk geldiğim günden beri taktığım “Çok hoş olmayan“ bir takıntı...
Diğer tanesi de, son zamanlarımın “en iyi“ takıntısı...

Physique 57, iyi tanem!

Fizik 57, NewYork’un yeni egzersiz trendlerinden biri.
57 dakika süren seans, balerinlerin ısınma şeklinin egzersize dönüştürülmüş hali…

Önce, 3 ve 5 kiloluk ağırlıklarla kol kasları çalıştırılıyor, sonrasında bar`lara tutunarak bacak kaslarınıza yönelik hareketlerle devam ediyor. Sonrasında minderlere geçilerek karın kasları çalıştırılıyor, ardından da gerinme hareketleriyle seans son buluyor.

Etkili mi, değil mi diye soran tüm arkadaşlarıma verdiğim cevabı sizlere de vermek istiyorum; “ ilk seansımın sonunda, yürüme mesafesiyle yarım saat olan evime, yaklaşık bir saat de yürümüşüm... Nedeni de, bacaklarımın tepeden tırnağa bir titreme içerisinde olması… Ben hayatımda, girdiğim hiç bir egzersiz seansından, böyle bir titremeyle çıktığımı hatırlamıyorum.

Yılmadan, ikinci seansa gittiğimde, yanımda yeni başlayan bir kız vardı ve abartmıyorum beş dakikada bir “You have got to be kidding me“ (Şaka yapıyor olmalısın) diyerek tepkisini belli ediyordu, yapılan hareketlere...

Tabi ben de; “Şakayı eve yürürken görürsün“ demeden geçemedim!!!

Gelelim diğer takıntıma;
NewYork’a geldiğimden beri, yazmayı hep ertelediğim bir konu...
Ertelememin nedeni de , belki bana denk geliyordur diyerek hep bir şans daha vermem...
Ama anlaşılmıştır ki, New York’da bir buçuk senesini dolduran biri olarak, artık gönül rahatlığıyla yazıya dökebilirim...
Yolda, iki blokda bir gördüğüm köpek-dışkısından artık midem bulanıyor...
Yanlış anlamayın, köpek milletine karşı hiç bir önyargım, düşmanlığım yok...
Sadece, arkalarında bıraktıklarıyla derdim...

Gerçi yine orada da suçlu , arkalarını toplamayanlardır muhakkak...
Ama, üstüne basmamak için sürekli önüme bakmaktan, NewYork’u kaçırıyor olmak, hiç hoşuma gitmiyor...

Çok da iyi biliyorum ki, er ya da geç bir tanesine basıcam… Gündüzleri 16 milyon insanın ve çoğunun pet`iyle dolaştığı kaldırımlarda, yer bulmaya çalışırken bir tanesinin beni tuzağa düşürme ihtimali çok da düşük olmasa gerek…

Bir de konuşurken dikkat edilmesi gereken bir konu, çünkü biliyorsunuz hayvan sahipleri ciddi anlamda alınıyorlar, petlerinin arkada bıraktıklarına laf ettiğiniz zaman... (?)

Bu konuda özel dikkat gösteren ben, geçenlerde birlikte yürüdüğüm (pet sahipli) arkadaşımın yanında, neredeyse bir tanesinin üzerine basacakken son anda hafif burkarak kurtardığım sol bacağımın acısıyla, kontrolümü kaybetmiş bir şekilde; “Nedirr bu saçmalıkk yaaa, Man-Hattan değil, Dog-Hattan demek lazım buraya!!!” diye haykırmışım.

Arkadaşımın, Man-Hattan yerine Dog-Hattan demek lazım buraya yorumuma verdiği cevap çok hoştu:

“I don`t see a difference at all“ yani, Türkçesiyle, hiç bir fark görmediğini söylemesi birçok erkeğin hoşuna gitmeyecek bir tepkiydi herhalde... Ama kim bilebilir ki, onun ya da onun gibi düşünen bayanlara bunu söylettireni ya da söylettirenleri!

Belki de, kimileri hak ediyordur böyle bir yorumu, değil mi ama??

N’apalım, alınmaca yok!!!


Ceyla Gökahmetoğlu Gülboy
07.03.2009

No comments:

Post a Comment