Tuesday, May 11, 2010

Acin Gozlerinizi , "La Cage" a geldiniz !!!!!!

Bu tutku , Nathan Lane ile basladi. Karsisinda Robin Williams ile derinlesti. Aralarinda , Hank Azaria ile icinden cikilmaz bir hal aldi... Essiz , " Agador Spartacus" ...
Neden mi bahsediyorum ? Bird Cage-Kus Kafesi !
En-iyi-10 listemdeki filmlerden birinden bahsediyorum.
Ve oldukca sik bahsediyor olacagim ki , gecen ay , fransiz versiyonunu gormem gerektigini dusunurek , Volkim elinde , " La Cage Aux Folles " ile geldi .
Altin her yerde, her sekilde altindir derler ya ... Bu senaryoda her sekilde altin bence.
Orijinal versiyonunda, olay St. Tropez deki bir club ( La Cage Aux Folles) da geciyor ...
St.Tropez zaten tarifsiz , Ugo Tognazzi ve Michel Serrault baska tarifsizler ..
Ama bence , Amerikan versiyonundaki en buyuk fark ; Albert ( Lane) ve Armand ( Williams)`in usagi rolundeki Agador Spartacus( Hank Azaria) !!

Tam anlamiyla klasik kokan bir film bu.
Senaryosu, muzikleri, oyunculari , mekanlari , ...herseyi !
Ve daha da guzeli , su an Broadway `de oynuyor olmasi .
Frasier`dan bildiginiz Kelsey Grammer ve ingiliz tiyatro oyuncusu Douglas Hodge , agizlari acik birakan performanslariylaaa Broadway`de sergiliyorlar , La Cage Aux Folles `u .
Agizlari acik birakan diyorum , cunku malumunuz hemen gittim ve do-ya-ma-dim...
O kadar basarililardi ki ,Douglas Hodge ve ( konusmak icin yaratilmis oldugunu dusundugum ) Kelsey Grammer !!!
Bir tek , biyik lazimdi diye dusunuyorum, Kelsey Grammer`a , malum , her versiyonunda Armand veya Renato`da oldugu gibi.
Ingiltere`de Zaza rolunu ilk oynayan tiyatrocu olarak Douglas Hudge , zaten bu isin kitabini yazmis , belli ki .

Eger , NewYork`daysaniz ya da gelmeyi dusunuyor ve gidecek bir Broadway show`u ariyorsaniz , arayisiniz su an bitti.
La Cage Aux Folles , kapilarini acmis sizi bekliyor..
Ve , 11 dalda TONY adayligi var .. TONY almadan gidebilirseniz cok iyi olur , cunku odulu alirsa, bilet bulmanizz epey bir zorlasir.
Ki , kesin TONY`lere bogacaklar , boyle bir performansi.

Dinlemeniz lazim ; Douglas Hodge `in kendi yorumuyla soyledigi " I am What I am " sarkisini ...
"Ben Her ne isem , O`yum...
Her ne ise O , benim ....
Kendimin ozel bir kreasyonuyum ...
Hic bir ozure ihtiyaci olmayan benim ...
Hayattt sana diyorum ...
Iyi dinle ..
BEN , Ben`im ... "

Dinlemeniz lazim , izlemeniz lazim, alkislamaniz lazimmm AYAKTA !!!

"open yourr eyesss!! you have arrived at LA CAGEEE !!! " ...
ama sen cok guzel soyluyorsun, Kelsey , Sen Soyle !!
http://www.lacage.com/index.html

Thursday, May 6, 2010

"Meshurluk " ya da " Meshursuzluk "!! Butun olay bu...

Evet , gecen gece yemekde , blog`umu , kibarcasiyla “ espri kaynagina” ceviren arkadaslarima sesleniyorum !
Oncelikle, blogumun takipcisi 13 arkadasim , herbirinizzz basimin tacisinizzz!!!
Ben sizlerle varim ...:)
Ama hic merak etmeyin , oyle gunler gelecek ki , takipci yagacak bloguma ama ben kabul etmeyecegim ...
Oyle gunler gelecek ki , o gece yemegindeki esprici arkadaslarim , “ bizi de yaz -bizi de yaz” dediklerinde , cokkk guzell cevaplarr dokulecek dudaklarimdan ...
Neyse sanslisiniz ki , bu blogda dusmanlik - ugursuzluk yok ; sadece “ peace” var :)
O yuzden “ meshur bir blogger” oldugumda , hepiniziii yazacagim , hic merak etmeyin ... Hem de hepinizi :)

Meshur olma gunlerimiz cok da uzak degil , sevgili takipcilerim ..
“Takipcilerim “ diye her yazdigimda , her soyledigimde gulmek geliyorrrr , ama gulmeyelim ilk baslarda sadece ben ve Volkim oldugunu hatirlayalim , takipci kisminda....
Evet, “meshurluk” diyorduk...
Bundan bir ay kadar once, bir mail geldi, sevgili arkadasimdan .
Isim verelim ;” Deniz Omurgonulsen” (kendisi de takipcilerimdendir, sevgiler Deniz! )
Email soyleydi : “ Ceyla , nedir son yerler , nerde yenilir , nerde icilir, nereden ne alinir ?modamizi soylesene , bir arkadasim burda , onunla paylasayalim NewYork`umuzu dedi “
Bende , burdaki hocalarimdan ogrendigim yerleri yazdim :)
Pardon ,isim veriyorduk degil mi ?
Hocalarim derken , NewYork`umu guzellestiren hocalarimdan bahsediyorum : “ Sayin Itir Liatos ve Sayin Sibel Magripli Mesta , size de sevgilerr ! “
Neyse , Denizin arkadasi da , yazdiklarimi begenmis olacak ki , buyuk gazetelerimizden , Hurriyetteki kosesinde yazmis benim onerileri ,sagolsun.
Benim yaptigim , “ personal shopping club-NewYork “ isinden de bahsetmis.
Bilmeden , gazetelere cikacagimi , izmirli modaci arkadasimdan gelen “zevk fiskiran “ siparislerden de bahsetmisim ..
Yine unuttum , isim veriyoruzz degil mi ?
Izmirli modaci arkadasim Busra Osen ! (Sen ve zevkin , PS Club`a hediyedir! )

Anlayacaginiz, toplamda 3 paragraf suren bir yazi boyunca “ meshur olmusuz “ ..
Ama gelin gorun ki , yine Ceylasal bir sekilde meshur olmusuz .
Ismimiz gecmeden :)
Ama olsun ,” isimli ya da isimsiz “ meshur olmusuz , takipcilerim...
Bu bir isarettiirr ki , “meshurluk gunlerimiz” yakindirrrr ...
Hem kim bilir ki , belki Melis Alphan bir dahaki yazisinda, bir kiyak yapar , " isimli " gecirir , sevgili blogger`iniz ve personal shopper`iniz ; CeylaGokahmetogluGulboy`unuzu da, o zaman patlatiriz sampanyamizi...

Sampanya icin “ nedene “ cok da ihtiyacimiz var mi , tartisilir ama pek de fena olmazz tabi , duy sesimiziii Melissss :)

"Meshur" ya da "Meshursuz", kadehimiz sana ; www.cggny.blogspot.com ....

Friday, April 9, 2010

BLOGGER`S BLOCK !

Baslikdan da anlayacaginiz uzere, kesinlikleeee yazacak birsey bulamiyorum ..

NewYork`da yasiyorum , sokakta yururken bile sasirtan bir suru “karakterle” karsilasiyorum, gecesi ayri , gunduzu apayri bir yerdeyim , hatta dun metroya yururken , Grand Central terminalinine inen merdivenin tam kosesindeki (fire hydrant) itfaiye muslugunun uzerinde , sapsari kisacik saclari - markasi olmus kalin dudaklariyla , kalabaliga aldiris etmeden , kollarini -bacaklarini esneten “Sezen Aksu”muzu da gormusum , siradanligin tadini doyasiya cikarmanin mutlu ifadesinden cekinip , yanina yaklasamamisim , icimde kalmis : “ Burdada yakalandiniz , rahat yok size” diyememisim, onun uzerine metroya binip Wall Street`e giderken , yanlislikla , meshur Gecko`nun ( Michael Douglas) dogdugu Wall Street`in ikinci serisinin cekildigi setin icine , elimde yemek posetleriyle dalinca , seti durdurmusum :) , utancdan kizaran suratimla eskort esliginde setten atilmisim ...
Geri donuste , metro merdivenlerini, yanimda jilet gibi bir krem takim elbise icinde, Tracy Morgan`la birlikte cikmisim ..(Stiline tamamen aykiri , 60`lardaki mafya babalarini andiran bir Tracy Morgan ile hem de)

Ama , ne yazik ki , parmaklarim tuslayacak hicbirsey bulamiyor ..
Saka gibi ..

Hani , atletler kosar kosar , km`lerce kosar da son birkac metreye gelince, gorunmeyen bir duvara carpip , adim dahi atamayacak hale gelip dururlar ya .. Ona da “ runner`s wall “ diyorlar ..
Ayni sekilde , ben de “blogger`s block”a carpmis durumdayim ...
Blog`uma ,gram yazacak birsey gelmiyor aklima ...

Ordan buradan , birseyleri duyurup gecistirmek istiyorum ..
Aslinda kelime bu, su anki , modum icin : “ gecistirmek “ ...
Gecistirmelerdeyim :)
Nedenini de buldum ..
Cok asiri istedigim birsey var , ve o gerceklesene kadar “ gecistirmelerdeyim “ ..
Kafamda sadece , ona yer var su an .
Baska kafama girmeye calisan herseye , blok koyuyor beynim ..
Giris Yok !
Insallahhh olacakkk !!!
Olduktan sonra da , gecistirme modu gececek.
Ne modu gelecek ?
Goriciizzzz :)

Friday, March 5, 2010

Pazartesi`leri "ET" yemek yok artik !!!!

Bir ay once etrafimda baslayan bir akimdan bahsetmenin zamani geldi ..
Akimi baslatan ; Liatos ailesidir !
Ne mi yaptilar?
Birlikte , kari -koca , et tuketimini azaltmaya karar verdiler ..
Ilk basta, “ yapmayin , etmeyin , yiyin , icin ! vucud ne isterse verin” diyerek sesimi duyurmaya calissam da, sonrasinda birazcik arastirmaya karar verdim .

Arastirma yaparken , biraz gaza gelmis olacagim ki , bu hafta bizde basladik et tuketimini azaltmaya ..
Tabi , ilk baslarken tamamen kesiyorsunuz .. Vucud tepkinizi olcmek icin !
Her gun , “ Icinde et olmayan ne yiyebilirim ki “ diye dusunmenin getirdigi zorluktan baska da hicbir zorluk gormedik .
Hatta , son derece hafif hissetmeye basladik kendimizi, yemeklerden sonra...

Isin en guzel tarafi , bu sayede , Paul McCartney `nin baslattigi ve son derece ciddi sekilde reklamini yapip , yaydigi “ Meat Free Monday” kampanyasiyla tanismis oldum.
Bu kampanyanin arkasindaki hikaye su : 2006`da , Birlesmis Milletlerin yayinladigi bir rapora gore , hayvancilik sektoru , tasima ve ulastirma sektorunun tumunden , cok daha fazla cevre kirliligine neden oluyormus.
Baslica nedenlerine gelince; hayvancilik sektoru , cok tehlikeli gazlarin yayilmasina sebep oluyormus.
Iki tehlikeli gaz; “ Metan gazi ( methane)“ ve “ Azotlu oksit (nitrous oxide) “ ..
Metan gazinin , karbondioksitden 21 kat daha , Azotlu oksitinde karbondioksitden 310 kat daha guclu oldugunu dusunursek , bu durumun , herbirimiz ve cevre kirliligi icin , ne derece ciddi bir durum yarattigini anlamaya baslariz.

Hayvancilik sektorunun , cevremize cikardigi faturayi , daha net gormek icin , Meat Free Monday`in web sitesine girip , okuyabilirsiniz.

Paul McCartney`i , yurekten desteklemenin disinda, fiziksel olarak da destek vermek gerekiyor diye dusunuyorum.
Gerci kendisi ve ekibi , tam gaz bu yola baskoymus gozukuyorlar.
Ingiltere`de , okullarin cogunda , cocuklarin beynine bu olayi sokup , cevrelerine karsi daha duyarli olmalarini saglamak icin , coktan “ Etsiz Pazartesiler “ baslatilmis. Devlet destegiyle hem de ...
Ingiltere`yi gectim , ama isin en ilginc tarafi , ayni kampanyayi , dunyanin bir numarali et ihracatcisi olan Brezilya`nin ,Sao Paulo sehrinde de uygulamaya baslamislar.

Ozet olarak , ana tema yine donup dolasip ayni yere cikiyor.
Herkes ustune duseni yapmali .
Sonucta , haftanin bir gunu et yemezseniz , olmezsiniz !

Hani vardir ya; “ ben deniz gormeden yasayamam “ , “ ben sabahlari kahvemi icmezsem ,ayilamam “ , “ ben , et yemeden doyamam “ ... gibi , cok net ve geri donusu olmayan laflari etmeye bayilanlar ..
Cogu insan , bir suru sevdigi seyden feragat edip de , bal gibi guzel yasiyor ..
Ayrica da , bu zamana kadar yeterince et yedigimizi dusunuyorum ..
Biraz kismanin zamani gelmis de , geciyor bu rapora gore ...

Baslayalim , kulaktan kulaga yaymaya .. !!!
Haftanin bir gunu, et yemek yok artik .
24 saat boyunca , et`in “ e” sinden bahsetmek veya dusunmek de yok .

Pazartesi olur , Sali olur ya da sizin guzel hatiriniz icin , herhangi bir baska gun de olur ... :)
Yeter ki , bir gun secin kendinize ..

“Meat Free Monday “campaign
http://www.supportmfm.org/

Thursday, March 4, 2010

Evlilik Hakeminiz ; Seinfeld ...

Bir aydir bekliyoruz , “Marriage Ref. “ baslasin diye ...
Bu gece basladi , bir saat surdu ve az once bitti .
Eeehh , ilk bolumu cok sevdik mi ?

Cok koyu bir Seinfeld hayrani olarak , altinda Jerry Seinfeld ya da Larry David yazan herhangi bir yapit, benim icin tartismaya cok acik olmadigindan , bir yorum yapmakta zorlaniyorum ..
Ama herhalde en guzel yorum ; hemen alisamadik demek olacak , “ Evlilik Hakemimize :) “ ..

Kisaca , showun konusunu anlatmak lazim .
1960`lardaki gibi , unlulerin , belirli bir konuyu tartismak icin gittikleri talk showlardan yola cikarak yaratilmis bir program.
Jerry cok dusunmus, unlulerin hangi konu etrafinda oturup , konusacaklarini ..
“Ne olabilir, herkesin hakkinda fikir yurutebilecegi , konu ne olursa olsun tutabilecekleri bir taraf bulabilecekleri , cok fazla matematik gerektirmeyen ve bir o kadar da komik malzeme uretmeye elverisli , tartisma yaratacak muhabbet konusu ??? “ diye ...

Ve , kendisine yakisir sekilde , hedefi 12`den vurmus.
Evli ciftlerin , birbirleriyle girdikleri abuk -subuk /mantikli-mantiksiz / dolu-bos , her turlu tartismalarina , bir “kazanan “ taraf belirlenecegi bir talk-show fikriyle , NBC ye gitmis ..

Dusunsenize , boylesine bir konu etrafinda , yanlis yapma imkani olabilir mi , bir komedyenin ????
Aslaaaaaa....
Konu , sonsuzz :)
Konu o kadar basarili ki , o yuzden ilk bolumun yikip gecmesini bekliyorduk heralde bizi ..
Ama , yine dusunuyorum da , tipik Jerrysel bir strateji de olabilir , ilk bolumle vurup gecmemek ...
Ilk show da cok iyi yaparsan , ondan sonra gidebilecegin tek yer asagi olur demisti , bir baska programda konusurken :)

O yuzden , bizi bir ay boyunca, daha baslamadan heycanlandirip , ilk bolumle afallatip , sonraki bolumlerle paramparca edeceginden eminim ..

Durup durup dusunuyorum , boylesine guzel bir konu olamaz cunku.
Tartismayi, ama dedigim gibi , dolu ya da bos herhangi birsey uzerine tartismayi sanat haline getiren iki ayri millet dusunun ..
Kadin milleti ve Erkek milleti ...
Bu durumda evli olmalari lazim , cunku evliligin getirdigi atmosferle daha da enteresan tartisma konulari cikabiliyor..
Ve , her iki milletin de , yilmadan , yorulmadan tartisip , pesinde kostuklari seyin ; “ Kazanan taraf olmak “ oldugunu dusunurseniz ; ihtiyaclari olan tek sey ; bir HAKEM cidden ...
Ve ,Seinfeld de derde derman olup ; EVLILIK HAKEM`ini getiriyor size ...

Hakem var, tribun var, tribunde tezahurat yapan , taraf tutan unluler var ...
Geriye sadece , “ Kazanan tarafi “ aciklamak kaliyor ...

Oyle bir taraf varsa, tabi :))

Monday, February 22, 2010

Biri sustursun , su "Taxi Tv" yi !!!

Bu aralar , nedense iki seye takmis durumdayim ..

Bir tanesi ; manhattan sokaklarinda yuruyen cogu erkegin pantolon pacasinin kisaligi ...
Diger tanesi de ; kurtulma olasiligimizin neredeyse olmadigini dusundugum “ Taxi Tv” ...

Gercekten arkadaslar ; kisa pantolon pacasi neyse de “ Taxi Tv” sinir sistemimi bozmaya cok yakinlasmis durumda ...
Ilk baslarda , “ aaa ne guzel , iste teknoloji “ dedirten , ama sonrasinda , yaninizdakinin konusmasini bolerek “ amannn kapa sununn sesiniiiiii “ dediginiz minikk bir ekran ..
“Minik bir ekran “ derken , ne kadar da sempatik geliyor degil mi kulaga ???
Ama hiccc de oyle degil ...

Bir de dusunuyorum da, ben taksiyi cok kullanan bir insan degilim ..
Bir de cok kullananlardan olsam , demek ki , taksiciyi falan bogucamm ..
Aaaa, tabi bir de isin o tarafi var..
Ben taksiye bindigimde , max.15 dakika boyunca sinir oluyorum “taxi tv”ye ...
Peki ya taksici ne yapsin ???
Sanki , NewYork`da akli basinda taxi soforu cokmus gibi , bir de bu sinir sistemini bozucu “ Taxi Tv” yi cikarmislar ...

Ve , don dolassss, heppp ayni seyyy !!!!
En son , gormek istedigim bir show vardi , Scarlett Johansson`in oynadigi ; “A View From The Bridge” .
O zamanlara denk gelmis , taksiye her bindigimde , Sandy Kenyon`in , Scarlett Johansson`in Broadway performansindan bahsetmesinden midem bulanmis olacak ki , ne oyuna gitmek istedim ne de bir daha “ This is Sandy Kenyon with eyewitness news....” dedigini duymak ...

Artik taksiye biner binmez, sesini degil , direkt kendisini “off”luyorum ..
Ama yine de , kendisiyle aramizda cok soguk bir savas devam ediyor , orda oldugunu bilmek bile , mide bulandirmaya yetiyor:)

Yani , newyork`da taksiye binmenin ne derece kabus oldugunu bilmiyormuslar gibi , bir de bu sinir bozucu seyi basimiza nasil sararlarrr , anlamak zor !!!!!

NewYork`da yasayanlar anlayacaktir ki , “taksiye binmek” cok ince bir cizgidirrrr ...

Ilk geldigim zamanlar ; Volkan`in taksicilere karsi tavrini anlamiyor , hatta elestiriyordum ..
Hatta , arkadaslarim kendisine isim bile takmislardi ; “ Taksi Terminatoru “ ....

Ama ,bu sehirde yasadikca , anladim ki , Metroya binerim , saatlerce yururumm ama Taksiyeee binmem :)

Desem de , tabi ki biniyoruzzz taksiyeee ..
Ama isteyerek mi biniyoruzzz ???

Heeeell Noooo :)))

Tuesday, January 5, 2010

NewYork`daki eviniz ...

Merhabalar;

New York’a gezi planlayanlar; uzun ya da kısa dönem için; çok güzel bir haberim var.
Artık New York’ta bir eviniz var.
Minimum bir hafta kalabileceğiniz; kısa veya uzun dönemli bir eviniz var.

75 Wall Street’de yeni (sıfır) yapılan, altında beş yıldızlı butik otel Andaz Otel`in olduğu; bina sakinlerinin, otelin her servisinden istedikleri takdirde yararlanabilecekleri; modern New York stiliyle döşenmiş, kendine ait mutfağı, banyosu, çamaşır makinesi -kurutma makinesi olan, 60metrekare Studio’muzda (normal bir otel odasının iki misli büyüklükte); rahatlıkla dört kişi kalınabilecektir. Binanın tepesinde özel olarak düşünülmüş; Çatı Terasında (Roof Terrace) jakuziler, bar-b-q alanı, güneşlenme alanı ve lounge’ı bulunmaktadır.
Yürüyerek Soho’ya 15 dakikada gidebileceğiniz bir lokasyondadır.
Ayrıca, binanın yanında bulunan metroyla; New York’da her yere ulaşımınız çok kolaydır.
Turistik alanlara da yakındır.

Diğer ve en güzel taraflarından biri de; New York’da kalmak için "New York`taki evinizi" seçtiğiniz takdirde; her türlü özel New York önerilerini alabileceksiniz.
Neresi yeni açılmış; neresi en "in" restaurant, neresi en "in" club, jazz clubları... vs…
New York’un kalbinin nerede attığını hemen öğreneceksiniz.
New York’ta bir turist gibi değil de New Yorklu gibi zaman geçirmek isterseniz; en doğru yer; New York’daki evinizdir.

Fiyatlarımız, 1 hafta-2 hafta -1 ay icin ayri verilmekte ve arz-talebe gore degisebilmektedir.

Binayı daha detaylı görmek isterseniz; www.75wall.com ‘dan da girip bakabilirsiniz.

New York’taki eviniz için de web sitesi çalışmalarımız devam etmektedir.

Her türlü sorunuz için; bana yazabilirsiniz;

Ceyla Gökahmetoğlu Gülboy
ceylagokahmet@gmail.com


New York’ta görüşmek üzere…